Sayfalar

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

19 Mart 2013 Salı

FUTBOL MU ? SİYASET Mİ ? DİZİ Mİ ? YAŞAM MI ?

Haberlere baktığınızda, ya futbol, ya siyaset, ya da dizi var. Yoğunluk bu.
Habire, saygısızca, birbirine bağıran yoğunlukla adamlar ve arada kadınlar sinsilesi. Ayhan Sicimoğlunun keyifli programı hariç, normal kanallarda tahammül edebildiğim birşey yok. Hatta onu bile seyretmiyorum uzun süredir.
Allahtan, Dijitürk var. Yoksa zaten hiç açılmayan televizyonumuz ile ilişkimiz top yekün kesilecekti.
Futbol için kavga eden adamlar, ukalaca ve anlamsız tartışmalar, siyasilerin habire birbirini itham eden ve hiç bir çözüme ulaşmayan konuşmaları.
Ülkemin cehaleti ve boşluğunu her an görmek çok yorucu ve üzücü geliyor bana.
Anlamsız diziler. Ah o diziler. Haydi, çok yaşlı ve artık fazla zevki kalmamış insanları anlarım, ya gençler. Bazen bağırmak istiyorum. '' Okuyun Biraz ''.
Ara sıra,işten, kitaptan, sohbetten, başımı kaldırıp biraz televizyon seyredeyim dememle televizyonu kapatmam arasında en fazla 10 dakika oynuyor.
Hiç birşey yok.
Evimdeki televizyonları iyice minimalize ettim zaten, bir dönem, bir sebeple evin her odasında varlığını sürdüren televizyonlar uçtu gitti. Salonumda artık televizyon yok, mutfağımda da, yatak odamdanda attım.
Yaşasın, aptal kutularına ölüm.
Onun yerine, baş ucumu, okumak için sıralanmış bir sürü kitapla doldurdum.
Kitap hazırlığı için notlarım. Yabancı kaynaklardan çeviri yapabilmek için, sözlüğüm ipadim.
Ve akşamları çok kıymetli hobilerim ile uğraşmak için oturma odamızı düzenledim. Artık rahatça çalışabileceğim bir odam var.
Kitap yazmaya başlayabilirim. Bugüne kadar aldığım tüm notlar, yazılar, birer, birer düzene girebilir.
Bir roman, kısa hikayeler, yemek kitabı...
Hepsini yazabilmek için, keşke biraz daha zamanım olsa, ama yok.
Bisikletimi tamir ettirebildiğim gün, her yere onunla gideceğim. Hayat budur işte.
Hobilerle uğraşmak, başkalarıyla değil.
Kendimi bildim bileli yazıyorum. Ve okuyorum, kana, kana, doya, doya.
Her kitapta, birşeyler bulmak öğrenmek olağanüstü bir zevk.
İsterdim ki ülkemde okuma oranları yükselsin. O zaman, anlamsız düşünceler azalır, insanlar kendilerini geliştirmeye odaklanır ve çok daha kaliteli bir iletişim olurdu herkesin arasında.
Ancak ne yazık ki, ülke olarak çok ama çok cahiliz. Kim ne derse desin.
Eski yıllarda, okumasa da insanların görgüsü, adabı, kültürü vardı, yöresel olarak.
Şimdi, aşure gibi bir ülke olduk.
Bize yamanmak istenen aptallığı kabul edip, habire televizyon karşısında afyon yutmuş gibi oturuyoruz.
En sosyal halimiz ne ?
Haydi spora gidelim, bir saat yürüyelim, briç oynayalım, kitap kulübü kuralım, her hafta bir kitap okuyup tartışalım. Haftasonları kültürel ya da keyfi geziler yapalım, yakın çevremizde, desteğe ihtiyacı olan gruplara, fiziksel olarak yardım edelim.
Kendi bildiklerimizi, birilerine aktaralım. Kenar mahalelere gidip, çocuklarla sohbet edelim. Biraz kitap okuyalım.
Çok mu fantastik geldi. Değil efendim. İsterseniz değil.
Bütün gün neler yaptığınızı düşünün. İşte kaç saat verimli çalışıyorsunuz ?
Evde ne yapıyorsunuz ?
Kaç saat televizyon başındasınız ?
Kaç saat bilgisayar başındasınız ?
Bugün ne öğrendim diye kaç kere soruyorsunuz kendinize ?
Bugün kime faydalı oldum diyor musunuz mesela ?
Hayatınıza tat katan ne var ?
Ne yaparsanız mutlu olacaksınız ?
Dileklerinizi bir kağıda döktünüz mü hiç ?
Ve yapmak için uğraştınız mı ?
Bugün bir değişiklik yapın, D&R, Remzi ya da Dost kitabevine gidin. Şöyle bir bakın. Hoşunuza giden herhangi bir kitabı alın. Roman olur, hobi ile ilgili olur, araştırma olur, tarih ya da kişisel gelişim olur. Ne olduğu önemli değil. Yeter ki, siz de okuma isteği uyandırsın.
Sonra, güzel bir defter ve kalem alın. Günlük tutmak için. İsteklerinizin yazdığı, hislerinizin yazdığı güzel bir defter.
Okumaya ve yazmaya başlayın, daha fazla vakit kaybetmeden. Okumak ve yazmak kadar iki iyi dost bulamazsınız. Bir başlayın, bırakamayacaksınız.
Nasıl ki facebook, twitter gibi sosyal paylaşım siteleri için vakit ayırıyorsunuz, sadece kendinizle paylaşmak için bir alan yaratın.
Bakalım, nereye gidecek ?
Televizyonu hayatınızdan çıkarın. Sizi, aptallaştırmasına izin vermeyin.
Dilerseniz,  bir blog açın google'da. Çok kolay ve zevkli.
Bilgilerinizi paylaşın insanlarla, keyiflerinizi, seyahatlerinizi, anılarınızı ne isterseniz.
Yazın işte. Paylaşacağınız birileri mutlaka çıkacaktır, sizi okuyan, teşekkür eden insanlar. Amerika'dan, Hindistan'a, Birleşik Krallıktan, Belçikaya oradan Rusyaya ulaşmak ne haz anlatamam.
Futbol, siyaset ve diziden oluşan, bermuda şeytan üçgeninden çıkıp, okyanuslara açılın, yazarların ve sizin zihniniz nereye kadar giderse, sınırsız bir dünya var orada.
Bu değişiklik, olumlu ve güzel şeyler düşünmenizi sağlayacak, emin olun. İnsanlarla uğraşmaya vaktiniz kalmayacak. Daha az sinirleneceksiniz olan bitene.
Ve daha iyi hissedeceksiniz.
Kendi, kendinizin yaşam koçu olun. Ve ne değiştirmek istiyorsanız, bugünden tezi yok başlayın işte. Pazartesileri beklemeden.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder