Sayfalar

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

27 Mart 2013 Çarşamba

ACEMİ DERVİŞİN TASAVVUF YOLU-2


Bu seriye, gündenkalanlar.blogspot'ta devam etneye kalksam olmayacak. Bende acemi dervişe bir sayfa hazırladım.
http://acemidervis.blogspot.com
 Çok daha kolay takip edebileceksiniz. Diğer türlü arşivleme şansım yok ne yazık ki. Devam edip giden bir yazı okumakta pek keyifli olmayacaktır.

Gelelim dün kaldığımız yere;  Tasavvuf, sünnet-i seniyyeye uymak ve bid'atlerden kaçınmaktır.
Tam bu noktada, yine hayatımla gireceğim araya. Tasavvuf cennetine düşmeden önce, nedense şöyle bir uzakdoğuya gidip geldim. Doğruyu uzakta aramak nedendir bilmem ? Ama kendi önüme bakmadım önce.
Dalia Lama, Nirvana, Taoizm... Bulduğum herşeyi, bilir bilmez okudum diyebilirim. Konfüçyüs'ten, Mevlanaya gelene kadar, çok yol kat ettim anlayacağınız. Ama sorarsanız bu ilmin içinde, bir adım değil.
En sonunda, kendimi biraz daha gelişmiş hissedip, Mesnevi'yi okumaya karar verdim.
Bundan tam, üç yıl önce. Mesneviyi okumaya çalışırken, kelimelerde zorlandığım gibi, anlamak için Mevlana'yı çok iyi tanımam gerektiğini anladım. Öyle alıp, okuyayım, anlarım diyeceğiniz bir eserden bahsetmiyoruz. Okyanus gibi.
Ön hazırık olarak, sözlük edindim önce. Farsça.
Sonra başladım okumaya, Mevlana'nın hayatı, düşünceleri, eğiticileri, derken Şems ile tanıştım ki hayatımın dönüm noktasıdır. Bu kısma daha sonra çok geniş yer vereceğim.
Sonuç olarak şunu söyleyeyim, hala Mesnevi'yi okuyamadım. Çünkü diğer öğretiler bitmedi. Biter mi ?canım yeter mi ? Onu da bilmiyorum.
Ama burada, kendi hayatımla yoğurup, yaşadıklarımı, anladıklarımı, daha basit bir dille, dileyene, gönül vermek isteyene, bir nebze yardımcı olsun diye yazarken, kullanılan terimleri, ritüelleri, anlamlarını, basit bir dil ile anlatmaya çalışacağım.
Biri okur, yüreğini koyar, biri okur, ben de bu hatayı yaptım, duvara çarpmadan döneyim der. Belki bir gün bir yorum gelir '' Sağol '' der.
Ancak baştan söyledim. Bunları yazan, bir acemi Derviş, hatam olursa affola. Ve lütfen düzeltin ki, hep birlikte en doğruyu öğrenelim.
Ve son bir uyarı. Bu yol, insanı yalnızlığa sürükleyen bir yol. Düşündüğünüz gibi mutluluk vermeyebilir size, hele ki, hepimiz için paranın öncelikli olmaya mahkum kılındığı bir dünyada. Anlamaya çalıştıkça, gönül gözünüzü açtıkça, saflaştıkça, insanlara başka bir yerden bakacaksınız. Ve gördükleriniz, hoşunuza gitmeyecek belki de. Yola çıkarken, iyi düşünün.
Artık herkesin, iki davudi söz ile tasavvuf'a daldığını sandığı şu dönemde, gerçekten ilgilenenlere duyurulur, Şems'in, Mevlana'nın, Ahmet Yesevi'nin ve daha bir çok değerli mutassavıf'ın sözlerini, ben de çok seviyor ve kullanıyorum. Ancak bilin ki, bu sözler, tasavvufun kıyıcığı bile değil.
 Bu seviyede kalmak istiyorsanız Elif Şafak '' Aşk '' öneririm. Sabun köpüğü tadında, keyifli bir eser.
Ancak, tassavvufu anlamak için, mutasavvıfların bu sözleri neden söylediklerini anlamak, algılamak, tasavvuf tarihini bilmek gerekir diye düşünüyorum. Haddim olmayarak.
Yaradan ile yaratılan arasında kurulan bu manevi köprünün, sağlıklı, sapkınlık ve hatalardan uzak bir din zeminine oturması için, çok okumak, araştırmak ve bilinçlenmek, bence birinci koşul.
Çünkü her okuduğunuz, sizi daha derine çekerken, önünüzde açılan deryanın içinde kayboluyorsunuz. Ve bu noktada, kendi ruhunuzu, düşüncelerinizi, hissettiklerinizi ve uyguladıklarınızı devreye soktuğunuzda, aslında karmaşanın içinde bir düzen kuruyorsunuz, ağırda olsa. Yavaş, yavaş yol almaya başlıyorsunuz, uçsuz bucaksız maviliklerde.
Bütün, bu okumalar arasında, tasavvufu din gibi göstermeye çalışan, ya da öyle gösterildiğini düşünüp eleştiren insanlar göreceksiniz. Siz kendiniz yorumlayın. Ne nedir ?
Tüm dinlerde, yer alan, iyi insan ol, motto sunu söyleyen herşey din midir ?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder