Sayfalar

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

21 Şubat 2014 Cuma

Biraz Mola...

Oh ...
Hafta bitti. 
Koşuşturma, ödeme, ödememe, görüşme, mailleşme, projeler, tanıtımlar,  hepsine bu akşam mola.
Yarın devam ederim. 
Ne hoş böyle kafamı dinlemek.
Özlemişim. 
Bu akşam, onu mu yapsam ? Bunu hazırlasam, şunu yayınlasam , bilmem neyi tanımlasam yok. 
Koşturmanın içinde , bin farklı konu , bir sürü web sitesi, sosyal medyası, tanıtımı , kurs hazırlığı, ürün hazırlığı, tur planlama, çalışılacak partnerleri bul, seç, ele...
Sonuçta, bir noktada Durrrrr !!!! diyesi geliyor insanın.
Hayatı yemek olan ben, bir parça peyniri dolaptan almaya üşendim bu akşam. Dışarıda yemek istedim. 
Biraz temiz hava, rahat bir lokma yemek. 
Sonuçta, herşeyi planla, kurgula , uygula,  normal insan bünyesini sarsıyor tabi. 
Hiperaktif olsa bile. 
Yeni iş kurmaya alışığım aslında, kurup birilerine bırakıp gitmeye de. 
Hiç hazır bir işim olmadı, al zaten çalışan bir yer, sen devam et, birilerinin mirasına ye demedi kimse. Kur, yap, yarat... duydum sadece. 
Yatırım maliyeti yok, pürüzler bitmiş, en zor zamanlar aşılmış, müşteri hazır, matbuu evraklar hazır, tanıtım, katalog, kartvizit, sosyal medya, her durumda aranacak telefonlar bile hazır. Armut piş, ağzıma düş. 
Çözülecek dert, ödenecek diyet yok. 
Kazandığın kar. Oh ne güzeldir kim bilir ? Ben bilmem. 
Bütün ameleliğini yapar,  bırakırım. 
Elimin değdiği yer, kısmet doldu bu güne dek.  Bundan sonra, kısmeti kendime olsun inşallah. 
Üstelik kıymetlide olmadı...
Onca emek,  boşa gitti ve onca yıl. 
Artık o defteri kapattım. 
En güzeli, tek başına olmak. 
Kimsenin sahipleneceği birşey olmadan, tırnağınla kazıyarak yaratmak. 
Zordur yaratmak, sabır ve detay işidir. Hazıra konmaya benzemez. 
Yaptığım her işi, saçından tırnağına yarattım. Sıfırdan . 
Şirketin adından başlayıp, şehir, şehir dolaşıp müşteri bulmaya, makinesini söküp takmaya kadar. 
Başkasının 1 ayda yapamadığını,  bir günde yapmayı öğrendim. Boynum gayet ince aslında ama...
Zeka güzelde, pratik zeka lazım aynı zamanda . Oturmaya alışmış bir millette, pek yok ne yazık ki. 
Çok yıllar , gecem gündüzüme karıştı. 
Başucumdaki apliği tanımayıp, panikle uyandım, hıçkırarak ağladım, otel odasında, ben nerdeyim diye ?
Her hafta, 3 gün İstanbul, 4 gün Ankara . 
Çok acıttı canımı o anlar. Çok şey alıp gitti ruhumdan . 
Sonra... sonra, tek lüksüm geç sabahlarım oldu. Telefon yine susmadı, mailler durmadı, ama olsun, sabah benim oldu. Sonuçta her işle bütün ekip uğraştı, çözüm ben de oldu. 
İşi bilene,  önemli olan vakit değil, pratik. Sabahtan işe gidip, bütün gün oyun oynayan, çok çalıştığını iddia eden insanlara çok gülmüşümdür hep. Boşuna, kağıt, elektrik, su, telefon parası harcamaktan başka birşey yapmaz çoğu. Oturup evde, maaşlarını alsalar, daha ucuza gelir. Çoğu da ( kızmayın lütfen, istisnalar kaideyi bozmaz ) ama memurdur, özel şirketlerdekilerin daha iyi numaraları var. Eski memurlar, nerede ... Demeden geçemeyeceğim. 
Ama biz millet olarak, aslına değil, bize gösterilene inanmaya alışığız. Herkes,  bu saçmalığı pek sever. Oysa, yurt dışındaki tüm büyük firmalar, proje odaklı ve esnek çalışma saatlerine sahiptir. Neden ?
Basit. Mesele işin bitmesi, işkencesi değil. Kimseyi kandırmak değil. Gerçek olmak. Biz kişilerle uğraşırız genellikle, işimiz ile değil. 
Türkiye'de gerçek olmak, başlıbaşına hem de, en büyük sorun. İnsanlar yalana, yalancılara, sahte olan her durum ve davranışa alışmış. 
Zor da olsa, çatır, çatır gerçek olmak güzel. 
Herkes bundan nefret etse de, tüm alışkanlıkları kırıp geçirse de, toplumdan seyrilsende güzel. Doğru ya da yanlış gerçeksin işte. Yatağa başını koyunca, sensin. Söylediği yaptığı bir. Yaşadığı, yaşattığı bir. 
Bu kadar. 
Herhalde, diğer yalan tavır, insanlara daha kolay geliyor. Hiç hoşlanmadım bu tip insanlardan. 
Hala da hoşlanmıyorum. Çünkü onlar, olanca açıklığınızı bile anlamaz , o kadar yalana boğulmuşlardır. Kabul edemezler, karşılarındaki insanın dümdüz , süzmeden gerçekleri söylediğine. Kulp arar, takar, kendi kendine inanır bir de üstüne yargılarlar. Kendi yalanlarına da diğerleri kadar alışklardır.  Offff çok zor bi hayat. 
Şimdi, sil baştan , bir başka taraftan başladım yine. 
Bu kez,  hiç olmayan bir konsept, marka ve iş. Kimsenin, sonradan ben yaptım diyemeyeceği kadar tek ve komplike.
Ve sadece benim.
Şimdi,  biraz keyif yapma vakti.
Zor da olsa, şükür Allah'a yapacak aklım, çalışacak bedenim, katlanacak ruhum var hala. 
Şükür...
Tüm kadınlara da öneririm, erkeklere değil önce, kendinize yatırım yapın. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder