Sayfalar

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

11 Ağustos 2013 Pazar

Roma günlüğüm ... Piazza ve Fontana

Sabato 13.08.2013
Bu şehri seviyorum, neden bilmem ama kanım burada akıyor sanki. Hiç gelmeden sevmiştim. Gelişimi hep ertelemiştim. Çok özel olmasını istiyordum çünkü . Oysa şehir özel zaten. Derinliği olan her yanı sanatla dolu bir cennet burası. 
İstanbul gibi , ne durumda olursam olayım,  mutlu ediyor  beni , Roma'da aynen öyle. 
Sıcak, sıcacık bir şehir burası . Canlı, neşeli, hayat dolu, sevecen ve tevâzulu . 
İnsanlar,  özenle seçilmiş sanki, hepsi güleryüzlü sempatik. İtalyan dilinin yapısından kaynaklı . Sinirlenmiş halleri bile keyifli. 
Hızlı konuşmaların arasında patlayan kahkahalar, tüm bedenlerini kullanarak konuşan insanlar ve tabi İtalyanca'nın o lirik, tınısı büyüleyici . 
İlk durak Pantheon, ilk gelişimde öylesine etkilendim ki , görmek istediğim ilk yer o. 2000 yılı devirmek üzere olan,  muhteşem bir yapıt. Hiç bozulmamış bir tapınak. İçine girdiğinizde, bütün kalabalığa rağmen, sakinleştiren ve dinginleştiren, bir yapısı var.  Anlatılmaz, yaşanır. Gidip görmelisiniz. Sanki canlı, yaşıyor. M.S. 118 yılında, imparator Adrianus tarafından yaptırılmış . Krallar ve soyluların mezarları ve Raffaello'nun mezarıda burada . Yenilenmeden,  ayakta kalmış enfes bir yapıt . Piazza di spagna , uğramadan geçemezdim. Hınca hınç dolu, sanki herkes burada . XIV. Louis tarafından, Fransız kilisesi, Trinata dei Monti'ye çıkmak için yaptırılmış, merdivenler.  400 yıldır ( bilinen) ayakta duran bu meydanda,  İtalyada bir çok imzasını göreceğiniz, Bernini'ye ait kayık heykeli var. Keşke,  bizim ülkemizde doğsaydı diyeceğim, ama öyle olsaydı, şu an yaşayan hiç bir eseri kalmazdı herhalde. Kurgularına ve anlatımına bayılıyorum. 
Şöyle bir şehir turundan sonra, yorulmuş bacaklarımı, geleneksel Toscana yemekleri yapan, minik bir restaurantta dinlendiriyorum. Terra di Siena . Piazza Navona'nın sonundaki sokaktan sağa girdiğinizde, karşınıza küçük bir meydan çıkacak . Piazza di Pasquino, köşedeki çeşmenin önünde  durup bakın, solunuzda göreceksiniz. 
Piazza Navona, dinlenmek için harika bir mekan bu arada. Antik stadyumun üzerine inşa edilmiş, dev bir barok meydan. Bernini'nin Fontana dei Quattro Fiumi ( dört nehir çeşmesi ) etrafında dizilmiş sayısız kafe, restorant, bar ve çeşit, çeşit müziklerle her saat canlı. 
Gelelim gittiğim restorant'a. Lüks beklemeyin, ama derdiniz gerçek Toscana  mutfağıysa, meydanlarda bulabileceğiniz az ve doğru adreslerden birindesiniz.  Molto bene : )))
Başlangıç gerçek bir klasik, crostini. Gayet basit, ama çok sevdiğim bir giriş yemeği bu. Crostini , kruton anlamına geliyor . Kızarmış ekmek parçaları yani. Ekmekleri küçük parçalar halinde kesip, üstüne farklı malzemeler koyup, fırına verdiğiniz keyifli kezzet. Toscana usulü, . Diğer benzer versiyon ise, bruschetta ... Farkı fırına konmaması, kızarmış ekmeğin üstüne,  sıcakken sarımsak sürülüyor,  kızarmış ekmek doğal rende vazifesi görüyor . Ve onun üstüne de envayi çeşit malzeme. Bazısında mantar, bazısında acılı ezme,  bazısında domates... Gastronomiss bloğumdan, Pazartesi'den itibaren takip edebilirsiniz tariflerimi . 
Roma da, her yerde, iki şeye mutlaka rastlayacaksınız, çeşmeler ve canlı müzik,  bu ikili olmazsa olmaz. 
Bernini, Micheal Angelo, Vivaldi ve dünyanın sayılı sanatkarlarına sahip bir ülkeden ne beklenebilir ki !
Bu noktada,  müzik konusunda küçük ve pek çok kişi tarafından bilinmeyen bir notu belirtmeden geçemeyeceğim.
 Roma Katolik Kilisesi, dinsel müziği örgütlemesinin ve ölçütlemesinin yanı sıra, madrigal ve opera gibi dindışı sözlü müziğin gelişmesine de katkıda bulunmuş ve temelini atmıştır. Oda müziği, konçerto ve senfoninin tohumları o zamanlarda atılmış.
Klasik müziğin, şu an bildiğimiz forma gelmesinde, çeşitlemesinde Roma'nın katkısı tartışılmaz olunca, ülke dev sanatçılarında yetiştiği yer oluyor kaçınılmaz olarak. 
Arya ve aryantikler havada uçuşurken, yanınızdan gelen su sesi ve platoyu andıran evlerin arasında, balkonlardan Nazlı, Nazlı sallanan çiçeklerin doyumsuz ahenginde, cappucino içmek nasıl anlatılır ki ... Burası sanat dolu, burası hayal bahçemin balkonu. Detone bir tek ses, anlamsız bir tek şarkı yok. Bu ülkede, Allah'a şükürler olsun, Türkçe sözlü pop müzik diye devşirme bir kavram yok. Her sabah, arya ile uyanmak tadına doyulmaz bir duygu.

1 yorum:

  1. Son derece akıcı, keyifle okunan, Roma'yı sıcacık duygularla yüreğimizin içine akıtacak kadar samimiyet ve içtenlik dolu bir yazı. Kalemine ve yüreğine sağlık Yeşim'ciğim :)

    YanıtlaSil