Sayfalar

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

14 Mayıs 2013 Salı

FENERBAHÇE & GALATASARAY MASKESİNDE, MAHVOLAN TÜRKİYE VE BURAK YILDIRIM

Bu sabah gazeteleri açan anne, babaların içi eridi mi ?

Burak Yıldırım'ı görünce. Daha, 20 yaşında. Gencecik bir delikanlı, bir çoğumuzun evladı ile aynı yaşta.
Doğdurup, büyüttüğünüz, gece gündüz uğraştığınız evladınız, anlamsız bir maçın heyecanı içinde, eriyip giderse ne yaparsınız ?
Fidan gibi evladınız, baltayla yerinden kazınırsa ne yaparsınız ? Torun, torba beklerken, mürüvvetini göreceğim derken, üstüne toprak atacağınızı düşünür müsünüz ? Canınızdan daha değerli varlığınızın.
Ateş, düştüğü yeri yakar. Hepimize hava hoş, üzüldük, ama unutacağız günün telaşı içinde.
Fakat görmemiz gereken bir şey var. Artık her gün anlamsız bir ölüm haberi okuyoruz. Toplumda şiddet, intikam, acımasızlık aldı yürüdü. İnsanlar kızgın. Konuşamamaktan patlamak üzere. Ve toplum giderek kör ve dipsiz bir kuyuya itiliyor. Burak uzun süredir devam eden bir oyunun, son kurbanı sadece.
Biz toplum olarak, gelenek, görenek, saygı, sevgi, hoşgörü gibi kavramlarımızı yok etmeye devam eder, siz, biz, onlar, bunlar gibi ayrıştırılma çabalarına boyun eğmeye devam edersek, çok evlat,çok arkadaş, eş, dost kaybederiz. Ve belki kendi canımızı.
O gazete manşetindeki gencecik çocuk, bizim çocuğumuz olabilir. Aynı gemide yaşıyoruz. Aynı sokağı paylaşıyoruz. Bir gün hiç olmadık bir yerde, hiç olmadık bir şekilde, sizin ya da sevdiklerinizin canına kastedilebilir, hiç sebepsiz.
Artık yaşadıklarımızın aslında hepimizi ilgilendirdiğini görme vaktimiz gelmedi mi ?
Silkelenin, uyanın kendinize gelin Ey Türkiye...
İnanılmaz bir düşmanlık var herkeste, çeşit, çeşit. Toplum agresif, herkes birbirine bir bahane ile düşman.
Takım taraftarları birbirine düşman,
Hey !!! Bu sadece spor, siz birbirinizi yerken, milyarlarca lira alan, oyuncular, yöneticiler, maçtan sonra gezmeye gidiyor. Spor keyiftir, savaş değil. Uyanın ve kendinize gelin.
Baş örtülüler, açıklara düşman ya da tam tersi.
Böyle algılansın isteniyor, birileri tarafından, kimse, kimseye düşman filan değil. Böl, parçala, yönet politikasının, minik bir ayağı sadece. Ve ne yazık ki, çok iyi işliyor. Hepiniz bir düşünün, bir insanı gerçekten neden seversiniz ? Üstü başı yüzünden mi ? Örtü dediğin kılıf bile değil, kılıf tendir, o kadar. Aklını, zekasını, sohbetini, kalbini seversiniz insanın. Ne giydiği, değildir önemli olan. Hele bunu tamamen politik sebeplerle pompalayan bir iktidar varken hiç değildir.
Zenginler , fakirlere, fakirler, zenginlere düşman...
Çocukken gayet iyi hatırlarım, zengin malını saklardı, ayıp diye. Fakir olan fakirliğinden utanmazdı, zaten kimse de şu an ki kadar fakir değildi. Bölüşülürdük, paylaşırdık... Yanındaki aç uyurken, tok yatmazdı kimse. Şimdi, bu bile medya malzemesi. İnsanlara, bizim paralarımızla yardım yapılıp, tembelleştiriliyor ve fakirlikten kurtulamaz hale getiriyor. Balık tutmak yerine, hazır yemek öğretiliyor. Bilinçli olarak. Yardımın, imecenin, dini, dili, ırkı dahi yokken şimdi her şey ayrıştırıldı.
Göstere, göstere yardım yapılıyor. Çok çirkin. Oysa ki yardım dediğin, edebiyle, sessizce onur kırmadan yapılır. Fakirleşen insan, zengin düşmanı oluyor. Dizilerde garip bir şatafat, sanki herkes köşkte, yalıda oturuyor gibi. Körükleniyor da, körükleniyor. Bunların hepsi, oyunun bir parçası. Zenginler artık eskisi kadar yardım etmez oldu, bu düşmanlıktan, yardımlarının yanlış ellere gittiğini görmekten, zenginlik edeple taşınmadığından, para bir ayakların altında değil, baş üstünde taşındığından. İnsanlar insanlığını kaybediyor git gide.
Polis, askere düşman, asker, polise...
Partiler birbirine düşman...
Başarısız olanlar, başarılı olana düşman...
Kadınlar erkeklere, erkekler kadınlara düşman...
Bu liste o kadar uzun ki... Siz aklınıza geleni ekleyin.
Korkuyorum artık bu ülkede yaşamaktan. Mutlu huzurlu, sevgi dolu çocukluğumu özlüyorum.
Solcu,Sağcı , İslamcı, Fettulahcı, Akp li, Chp li olmak istemiyorum. Mutlu, huzurlu çevremdekilere dostça bakarak, merhaba, iyi akşamlar diyerek yaşamak istiyorum.
Görünmez bir savaşın içinde yok olup giden canların acısını tüm kalbimle hissediyorum.
Ve şu an herkese lütfen biraz çaba gösterin diyorum.
Sabah uyanınca, tanımadığınız kişilere '' Günaydın'' demeyi hatırlayın.
Trafikte bir terslik olursa '' Hoşgörü '' göstermeyi hatırlayın.
Birine kızdığınızda '' İntikam '' almak yerine konuşmayı hatırlayın.
Ve dün kızdığınız şeye, beş yıl sonra da kızmayacaksanız kızmamayı unutmayı, hoşgörmeyi şiar edinin kendinize.
Bu ülkede yaşayanları, bu kadar kızgın yapan her neyse, herkes eğer tek başına pozitif bir şeyler yaparsa, ve bunu bir diğerine aşılarsa altından kalkarız emin olun.
Bu ülke, bu kadar kötü olamaz.
Bugün gencecik Burak Yıldırım, eğer bıçaklayan kişiye bir miktar hoşgörü, biraz kültür, aşılansaydı bu yazının, bütün haberlerin konusu olmayacaktı.
İçi boşaltılan bedava dağıtılan kitapların, sınıfta kalmanın dahi bitip gittiği tamamen yok olan eğitim sisteminin, zavallılaştırılmaya çalışılan toplumun, cehaletin yansımaları bunlar ve ne yazık ki her gün çığ gibi büyüyor.
Hiç birimiz alakadar olmuyoruz, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyoruz. Ama dokunur. İnanın dokunur.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder