Sayfalar

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Eylül 2013 Pazartesi

Hayata Nereden Başlamak İsterdiniz ?

Hayata nereden başlamak isterdiniz ? 
Belli bir yaştan ?
Belki bir aşktan ?
Kaldığınız yer, şu an olduğunuz yer mi olsun isterdiniz ? 
Olduğunuz yerde kalıp, aman birşey olmasın diyerek ölmek mi istersiniz ? 
Yoksa, dönüp yeniden düzenlemek mi ? Hatalarınızı bildiğiniz o kavşaktan, yeni baştan yol alır mıydınız ? 
Bu kez kaza yapmadan, can yakmadan, elindekini yıkıp yok etmeden. 
Kaybetmeden. 
Düzüne razı olup, ters çevirmeye korktuğunuz o andan başlar mıydınız? 
Bir şansınız daha olsa?
Ne yapardınız ?
Neler olabilirdi belki de, korkudan korkmadan yaşayabilseydik.
Neler olurdu kim bilir ? Sevginin, insanın kıymetini, gerçek değerini, tüm kalbimizle anlasaydık. 
Hayata yalnız geldik , yalnız gideceğiz , ama doğru insanla, mutlu, huzurlu yol alsaydık o yaşamda.
Her gün mutlu uyanmak varken, ağlamasaydık, ayrılmasaydık, belki de o hayatta bize en yakın sandığımızdan  bile yakın olandan...
Hayata nereden başlamak isterdiniz ? 
Bir düşünün , gerçekten olmak istediğiniz yerde misiniz ? 
Yoksa çıkılmaz karanlık delhizlerde misiniz ? 
Tek bir hayat var.
Ve o hayat, çok ama çok kıymetli. 
Bugün bir düşünün. Ve nerede olmak istiyorsanız, oraya yol almak için, önce kendi hatalarınızı görün.
Hayatta başınıza ne geldiyse tek sebebi sizsiniz. 
Ve aynı şeyleri yapmaya devam ederek, farklı sonuç alamazsınız.
Önce kendinizi eleştirin.
Sonra yeniden çizin, istediğiniz ne varsa...
İçinizden yeni bir hayat çıkarın ve yaşayın çünkü o sizin. 
İste alırsın
Ara bulursun
Vur Açılır ...
Matta 7:7

18 Eylül 2013 Çarşamba

İş ve Ekip Yönetimi

İş yönetmek bir çok şeye benzetilebir ...
Bence,  futbol takımı yönetmek gibi. 
Bir çok farklı pozisyonu olan bir ekip. Birbirine bağlı işlevleri olan, çark gibi rutin bir uyumla dönmesi gereken. 
Hem sıfırdan, uyumlu bir ekip kuracak,  hem de zaman içinde, kendine has bir ekip ruhu yaratacaksınız. 
Ekibiniz olması birşey ifade etmez, tümünün içinde olduğu, bireysellikten bağımsız, apayrı bir beden ve ruh olabilmeliler, uyumlu hareket edebilmek için. 
Bunu siz sağlayacaksınız. 
Farklı özellikleri, kontrol altında tutup, gerektiğinde takım için, negatifi, pozitife çevirip kullanacaksınız. 
Farklı pozisyonlarda, farklı yeteneklere sahip bir takım kuracaksınız ve bu insanlara öncelikle aile terbiyesi verecek, takım ruhu kazandıracaksınız .  
Ana takımın, işlevlerine destek olacak ekibi, keyifle çalışır hale getireceksiniz, maddi farklılıklar olsa bile, bağlılık sağlayacak, keyifle işe gelecekleri motivasyonlar yaratacaksınız. 
Herkesin, bireysel özelliklerini,  takım uyumu için ve takıma gerektiği kadar vermelerini sağlayacaksınız, ne eksik, ne fazla. 
Her birey,  kıymetinin bilindiğini bilecek takım içinde,  bireysellikten uzak,  vücudun bir parçası olduğu bilincini kazanmaları sağlayacaksınız. O vücud, her parçası tam olursa ayakta kalır, bu herkesin yüreğine işleyecek. 
Kiminle ne konuşacağınızı, nasıl motive edeceğinizi en iyi siz bileceksiniz . Patron değil, abla, abi olacaksınız yeri gelince. 
Ama bir şartla, size güvenip içini döken insanın, hiç bir sırrını paylaşmayacaksınız asla. 
Herkes, size arkasını dönebilecek korkmadan. Gerektiği düzeyde, gerektiği şekilde ilişki kuracak, eğlenmeyi, çalışmayı, özel hayatla işi ayırd etmeyi öğreteceksiniz. 
Sapla samanı karıştırır, görgü ve yaşam farklılıklarını gözetmeksizin yüz göz olursanız, onları yönetiyor gibi görünsenizde, çoktan düşmüşsünüzdür gözlerinde.
Birilerinin ağzından laf almak, herseyden haberdar olmak için girdiğiniz bu yol, sizi öyle berbat bir noktaya sürükler ki, ne saygınız kalır, ne seviyeniz. 
Zamanla bu paranoyanız sizi ve tüm karizmanızı bitirir.
 İşte tam bu nedenle...
Dedikodu yapmayacak, yapmamaya alıştıracaksınız. 
Üstünüzde farklı bir yönetim ya da ortaklarınız var ise, işiniz bira daha zor. Sizi kötü göstererek, kendini maskeleyen, yaptığı hoş olmayan şeyleri sizin üstünüze atan, arkanızdan iş çeviren  birileri varsa, asla alet olamayacaksınız . 
Prensiplerini baştan koymadığınız, hiçbir işe girmeyeceksiniz. 
Arada kalmak, farklı grupları balanslamaya çalışmak, uzun vadede nafile bir çabadır. Kimseyi memnun edemez ve üzülürsünüz. 
Takım için geçerli olan uyum,patronlar ve yöneticiler arasında sağlanamadığı takdirde, genel  uyum mutlak bozulur. 
Ekipte kim olursa olsun, baştan sona kadar, herkesin, yetki ve sorumluluklarını açık açık belirtmeli , soru işareti olan bir tek nokta bile bırakmamalısınız. 
Hiç bir şirket,  sadece parayla var olup ayakta kalamaz, iş gücünüze saygı duyulmayan bir ortaklıkta, 5 dakika kalmayacaksınız. Vaktinizi harcayacağınız şeyin, tüm ekibinize olduğu gibi size de getirileri olmasına özen göstereceksiniz. 
Aynı uçaklarda ki gibi ; " maskeyi önce kendinize, sonra çocuğunuza verireceksiniz " 
Sizin oksijensiz bırakıldığınız bir ortamda, ekibiniz için verimli olmanız mümkün değil. 
Stratejiniz ve gelecek planınız olacak, hem yakın, hem uzak... 3 gün sonra ne yapacağınızı da bileceksiniz, 3 ay sonra da.3 yıl demek isterdim ama,  Türkiye şartlarında bu imkansız, ne yazık ki. 
İşinizi herkesten iyi siz bileceksiniz, yönetimde profesyonelleriniz olacak,  ama gerektiğinde, oyuncunuz yanlış hareket yaptığında, doğrusunu öğretecek ve düzeltebilecek durumda olmalısınız. Bunun için, başkasının gözüne baktığınız,  kifayetsiz kaldığınız gün, işiniz bitmiş demektir. 
Elinizdeki iyi oyuncuları korurken , yenilerini yetiştirmeyi ihmal etmeyeceksiniz. Herkesin değerini,  en iyi siz bilecek ve takdir edeceksiniz.  Uyumu bozan, suyu kirleten var ise, düzelmesi için şans tanıyacak,  ama gerektiğinde bırakmayı bileceksiniz. 
Olmadık adamlara bel bağlayıp, sırat köprüsünden geçer gibi geçmeyeceksiniz,  günlerin üstünden. Onca emeği, bir, iki kişiye emanet etmeyeceksiniz sadece. Evet güveneceksiniz, ama kontrolü asla elden bırakmayacaksınız . 
Ekip kurmanın önemini en iyi siz  bilecek, ona göre adam seçecek, cimrilik yapmayacaksınız. Ucuz etin yahnisinin yavan olduğunu, asla kafanızdan çıkartmayacaksınız. 
Ama gereksizde para harcamayacaksınız. Küçük karların, kıstığınız rakamların size ne kadar pahalıya patlayabileceğini  unutmayacaksanız .
İyi olanla, kötüyü ayırd etmeyi, insan kalitesine göre görev vermeyi, bileceksiniz. Bilmediğiniz konularda araştırmaya, gelişmeye devam edeceksiniz. Her gün, işe yeni başlamış gibi amatörce , dikkatle yaklaşacaksınız herşeye. Ben oldum demeden, dedirtmeden. 
İnsanlara sevgiyle iş yaptıracaksınız, saygı kadar. 
Size saygı duyan insanları, ezip, uzaklaştırmayacak, kırmayacaksınız. Diktatörce yaklaşmayacak, kendinizi kimseden üstün saymayacaksınız. Yalnızlık Allah'a mahsus, çevrenizde, size değer veren insanları kaybedip bir başınıza kalmayacaksınız.
Tevazulu olacak,  ama onu da abartmayacaksınız. Mesafeniz, hep olması gerektiği kadar olacak. Asla laubali olmayacaksınız, haddinizi aşıp tepeden de bakmayacaksınız. 
Gelişmeleri için ortam yaratacak, yavaş, yavaş , adım, adım ilerleyecek ve sabırlı olacaksınız. Mutlaka ekip çalışması yapacak, güveneceğiniz kişileri iyi seçeceksiniz. Onlara gereken imkanları sağlayıp, sonra birşeyler bekleyeceksiniz. 
Ama her zaman, her ayrıntıyı kontrol edeceksiniz, sistemli olarak. İp sizin elinizde olacak,  ama çalışanlarınıza kukla muamelesi yapmak için değil, düşerlerse tutmak, sizi düşürmek isterlerse, tutup kenara almak için. 
En saygılı siz olacaksınız, aile büyüğü olarak, doğru olanı vermeden, saygılı davranmadan, pozitif olmadan, ekinizden bu duyguları ve hareketleri bekleyemezsiniz. 
Paradan önce vermeniz gereken değerler var, önce saygı...
Saygı duymadığınız insanlarla çalışmak, eninde sonunda problem yaratacaktır. Baştan işe almayacak, uzatmadan bırakacaksınız.
Ve en önemlisi, hatalı pozisyon kararınızı düzeltmek için, daha büyük bir hataya düşmeyeceksiniz. 
Bir pozisyon boşalınca, sırf ucuz olsun diye, elinizin altında ki ile değiştirip, günü kurtarmak yerine, doğru ve tecrübeli birini bulana kadar,  tüm denetimi elinize alacaksınız. 
Ve yaptığınız hataları araştırıp, sistemi gerekirse baştan kuracaksınız.
İşiniz sistemlerle olacak, insanlarla değil. 
İşin şans kısmı çok yüksek, ama oturduğunuz yerden sadece şans ile bir yerlere gelmek söz konusu değil. 
Şansınız olmazsa da kötü. 
Ancak şu gerçeği unutmamakta da fayda var. Bazı sektörlerde, çok  zeki ve çalışkan olmanıza rağmen, olasılıktır ki fazla zengin olamayacaksınız . 
Bir... sektör müsait olmayacak,
İki...sizin karakteriniz,
İnsanları kullanmayı bilseniz de yapamayacağınız için,
Hırsızlığa girecek hiç bir eylemin içinde olmayacağınız için,
Devletten, iş yaptıklarınızdan,  hileyle, yalanla,   gelir sağlamayacağınız için,
Allah korkunuz ve vicdanınız, insan sevginiz ve saygınız olduğu için. 
Ama önemli olan, uzun vadeli, stabil, iyi bir ekip kurmak, ve düşmanınızın bile,  sizi anarken takdir edeceği,  karakterde olmak ve dürüstlükle çalışmak. 
Bence işadamlarının en önemli eksiği, kendilerine yapılmasını istemedikleri şeyleri, başkalarına yapmaları. 
Ekibine çalmanın yollarını öğreten bir patron, kendisinden çalındığında neden kızar ? Başkalarını, kullanarak, emeğini harcayarak kazanıp, yanındaki ekibe hakkını vermeyen neden kızar ?
Anlamıyorum. 
Öğreten sensin yanlış olmanın yollarını, raconunu...
Kim ne derse desin, iş dünyasında, eninde sonunda anılan şey, sizin karakteriniz, güvenirliliğiniz, dürüstlüğünüz ve kendinize olan güveniniz, diğer insanlara karşı saygınız. 
Arkanızdan konuşulanlar ne ? Yüzünüze kimin ne söylediğinden çok ? 
İş, tabi ki para kazanmak için kuruluyor. Ancak, para, asla insandan daha değerli olmamalı. 
İnsana değer veren, kim olursa olsun, her durumda, yanında birilerini görür. 
Uzun vadede, en önemli yatırım, insandır. 
Çok şık bir binanız, büyük bir tesisiniz, milyarlarca liralık servetiniz olabilir. Ekibiniz yoksa, size güvenenler yoksa, iş dünyasında adınız kötüye çıkmışsa ne fayda...
Sistemleri insanlar yönetir, binalar değil. Para yaşamak için, gerek şarttır, ama yeter şart değil. 
Dünyanın bin bir türlü hâli var. Ne oldum diye övünmeli, ne yokluğa yerinmeli. Önemli olan, akıl sağlığın, ruh sağlığın ve beden sağlığın yerinde olsun. 
İş kurulur. 

Allah herkese, kimseye muhtaç olmadan yiyeceği yemek versin, bu çok kıymetli. 
Ama en önemlisi, açgözlülükle boğulmadan, gerektiğinde azla yetinmeyi, elindeki gerçek değerleri korumayı, hayatı paraya tahvil etmeden, insanca, mutlu, huzurlu, onurlu bir hayat yaşayabilmeyi başarmak. 
Son bir gerçek ; Türkiye'de, her işe girmek için belli bir kriter var. Hiç bir özelliğiniz olmasa da, şirket kurup, Patron olabilirsiniz. Yani o kadar da büyütülecek birşey değil. Bunca cehaletin içinde ...