İnsan ne müthiş bir yaratık, Allah nasıl yaratmış ?
Hayranlık duymamak elde
değil .
Her gün aynada kendinize , sabah evden çıkıp çevrenize bakarak, devamlı
mucizeler görebilirsiniz.
Bunun
kıymetini bilmek ve ya bilmemek iste bütün mesele bu.
Kendi
varlığı ve kendi çatısı altında olan insanları önemseyip, diğer insanları araç olarak görüp kullananlardan mısınız ?
Yoksa, her insana, insan olduğu için değer verenlerden mi ?
İkisi
arasında büyük fark var. Birisi, dünyanın merkezinin kendisi olduğunu zanneder,
diğeri bütünlüğün harmonisine inanır, herkese en az kendisi kadar saygı duyar.
Biri
bencildir, diğeri hümanist .
Birisi söylenmeyeni duyar, diğeri söyleneni bile anlamaz, aldırmaz.
Birisi için her şey bir yarıştır, diğeri için sadece gidilen yol.
Biri hep yenmeye çalışır, diğeri bu hayatta yenmekte,
yenilmekte olduğunu bilir, ve hepsini aynı dinginlikle karşılar .
Biri için para amaçtır, diğeri için araç.
Biri
insani kullanır ve bunu hak görür , diğeri mutlu etmek için, kendinden ödün
verir ama gocunmaz.
Biri yüreğinin götürdüğü yere korkusuzca gider, gerekirse savaşır. Diğeri, herkesten korkar, gölgelerin arkasında yaşar.
İşte bu iki yapı bir araya geldiğinde, terazi öyle bir tek tarafa yüklenir ki,
eninde sonunda yıkılır.
İyimserliğin gücü biter, bencillik devam ettikçe.
İnsanlar
birbirini deneme hakkına, haddine sahip değildir . Hele bunu binlerce defa yapma hakkına hiç sahip değildirler.
İnançsız ve güvensizliğinizi
yenemezsiniz, gerçek sevgiyi sonsuz defa sınar, yerden yere vurursanız, eninde
sonunda içimizdeki paranoyayı gerçeğe dönüştürürsünüz .
O insanı kaybedersiniz. Bunda tek suç sizindir. Ve bunun tek suçlusu , sonsuz bencilliktir.
Görmekten, duymaktan, konuşmaktan kaçınıp sığındığınız limanlar sizi almaz olur artık.
Yaptığınız
işkenceleri görmez, bir de karşınızdakini suçlarsınız....
Ara sıra benim
yaptıklarım bana yapılsaydı ne tepki gösterirdim diye düşünmek lazım ?
Kendinize, sevdiklerinize yapılmasından hoşlanmayacağınız şeyi başkasına da yapmamak lazım.
Yapmak
zordur, yıkmaksa kolay.
Bazen, karşımızdaki manevi olarak o kadar güçlüdür ki , tüm darbelere rağmen ayakta
kalır.
Tüm orman yıllar içinde, gün be gün yerle bir olurken , sabırla kalan son ince dala bile tutunur. Baltalar, her bir yanı acımasızca yerle bir ederken kalan son dala.
Tüm fırtınalar, ayazlar, depremlerden
sonra bile savunur kalesini. Yapayalnız, karanlıkta, bir başına...
Gecelerin ne kadar uzun, yalnız ve acımasız olduğunu öğrenir.
Hep
bir umutla uyanır, yıkıldığı her geceden. Bugün o gün, her şey bitecek
diyerek.
Anka kuşu gibi, küllerinden doğar her yeni güne.
Ve her sabah, olan biten her şeye rağmen, hiç bir şey olmamış gibi, kimseyi üzmemek için, tüm acı kılıfını söküp atar gün ile hayata yeniden başlar.
İnsanlık,
sevgi, onur bunu gerektirir.
Tüm bunlara rağmen bencillik sınır tanımaz, saldırılarına devam ederse, iyi niyet bile pes eder.
Kalan
son dal olmadık bir zamanda kırılır .
Büyük
servetler, bencillikle yok edilir.
Hayat
emek ister ve verilen emeği görmek.
Çevrenizdeki
insanları nasıl değerlendiriyorsunuz ? İyice bir düşünün.
Parasına mı bakıyorsunuz, yüreğine mi ? aklına mı ? sevgisine mi ? dürüstlüğüne mi ?
Nesine ...
Ve ne görebiliyorsunuz baktığınızda.
Unutmayın hayat kısa .
Bu hayatta tek " Gerçek Servet " , içten, sevgi dolu ilişkilerdir .
Bulduysanız, kaybetmemek için çabalayın, ama bu çaba karşımızdakiler tarafından
sömürülüyor, sündürülüyor görülmüyorsa....
Bırakın. " Biz " demeyi
başaramadığınız hiç bir ilişki yaşamaz.
Tüm ilişkiler iki kişiliktir, ne fazlasını kaldırır, ne azına dayanır.
Bencil
hayatını yaşar , iyi niyetli taraf hayatını adar.
Aslında
ilişkiler elle örülmüş ipten köprüler gibidir, eğer iki tarafta dokuyorsa,
güçlü kopmaz olur.
Hiç bir güç yıkamaz .
Bir
taraf sabırla dokurken, diğer taraf devamlı üstünden ezip geçiyorsa ilmek,
ilmek örülen her dokuya zarar veriyorsa, köprüyü örmek yıllar sürer.
Bir
gün ezilmekten o kadar bıkar ki işleyen, dokumak için yıllarını verdiği, kan ve gözyaşı döktüğü ipten
köprüyü kendi elleriyle keser.
Acının acıtmaz olduğu anda, en büyük acıyı yine kendi kolunu keserek öder. Diyeti budur.
Bir daha kimse üstüne basıp ezmesin, zarar
vermesin diye.
Artık yapmak istediği tek şey, sadece kendini korumaktır.
O
güzelim köprü dalgalara gömülür , artık gidecek bir yol yoktur.
Tek
taraflı hiç bir şey olmaz.
Siz, siz olun sizi seveni sevin.
Sizi,
sizden çok düşüneni hiç bırakmayın.
Sevginin içinde bencillik olamaz , kendinizi kandırmayın
.
Acı,
sevginin kardeşi değil .
Özveri, sabır sonsuz değil.
Bu
hayat harcanacak kadar uzun değil .
Keşke
hepimiz, kendimiz için, en doğru yolu seçebilecek şansa sahip olsak,
Keşke, bu hayatta neyin değerli olduğunu anlayabilecek kadar yüreğe sahip olsak,
Siz,
siz olun iyi insanı görünce, böyle insan olmaz, vardır içinde bir iş, bu kadar çıkarsız olamaz deyip
yargılamayın.
Gerçek iyilik, gerçek dostluk, gerçek aşk zor bulunur.
İyi , sabırlıdır, ama onun da sabrı sonsuz değildir .
Her
şey gibi o da tükenir.
İyiliği bulduysanız, iyilikle gidin.
İyiliği, güzelliği yok etmeye değil, üretip çoğaltmaya çalışın.
Korkuyla değil, sevgiyle yanaşın.
Asla ve asla bir başkası için, onu üzmeyin kırmayın.
İyilik sabırlıdır.
Ama kırıkları çoğalır ve bir gün öyle bir dağılır ki bir daha asla toparlayamazsınız.
Ve son pişmanlık fayda etmez.
Çünkü insan ne ederse kendine eder.